DUVAR – AK Parti’nin Diyarbakır teşkilatında görevliyken 2012 yılında devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a uyuşturucuyla gayret konusunda bir rapor hazırlayıp sunan ve Ocak 2022’de CHP’ye katılan avukat Cevdet Nasıranlı, iktidarın uyuşturucu siyasetini kıymetlendirdi. Kırsal Jandarma ile Emniyet ortasında kopukluk olduğunu belirten Nasıranlı, “Bilgi akışını birbirine sağlamıyorlar. Dolayısıyla takdir edersiniz ki kırsalda yapılan çalışma ve şehir merkezindeki çalışmalar birbiri ile bağlantılı oluyor” dedi.
NASIRANLI RAPORU ANLATTI
ANKA’ya konuşan Nasıranlı, 2012’de hazırladığı rapor hakkında konuştu.
CHP Doğu Masası İstişare Heyeti Üyesi olan Nasıranlı, 2012’de hazırladığı raporu hazırlama sürecini anlattı:
“Şimdi, öncelikle o periyot, avukat olmam nedeni ile adliyelerde uyuşturucu kullanımından ötürü kontrollü özgürlüğe tabi tutulanları gördüğümüzde dikkatimi çekmişti. Bu mevzuyu biraz araştırdığımda önemli dertlerin olduğunu gördüm. AKP Vilayet Lider Yardımcılığı misyonunu yapıyordum. Sonuçta siyaseti, toplumun yararına olması noktasında bir gayret olarak gördüğümüz için siyaset yapıyoruz ve bu mevzuyu öncelikle kendi vilayetimizde, arkadaşlarımız ile paylaştık. Sonra Sayın Genel Başkan’a o devir sunduk. Dedik ki ‘Uygun görürseniz böyle bir durum var, uyuşturucu kullanım yaşı bayağı bir düşmüş ve sayı da bayağı bir yüksek. Biz bu konuyu araştıralım ve yol haritası ile de bir çalışma yapalım’. ‘Tamam’ dedi. Ben kurul lideri seçildim, akademisyenlerin olduğu bir küme arkadaşlardan bir heyet oluşturduk ve Diyarbakır’da üç aylık bir çalışma yaptık. Bu çalışma, çok ayrıntılı bir çalışma oldu. 17 kamu kurum ve kuruluşlarından bilgiler topladık, anket çalışması yaptık ve aslında Diyarbakır’ın özelinde yaptığımız bu çalışmayla biraz da Türkiye’nin fotoğrafını çektik.
Türkiye’nin Asya ve Avrupa ortasında bir geçiş noktasında, uyuşturucu trafiğinde de bir geçiş noktasında olmasının bir risk oluşturduğunu tespit ettik. Birtakım kurumların bu mevzuda eksikliğini tespit ettik.”
‘İLETİŞİMSİZLİK VAR’
Nasıranlı, uyuşturucuyla gayret konusunda kırsalda vazife yapan Jandarma İstihbarat ile kentte misyon yapan Emniyet İstihbarat ortasında bilgi alışverişi sağlanmadığını ve iletişimsizlik yaşandığını belirttiğini açıkladı. Nasıranlı, kurumlarda tespit ettiği eksiklikleri şöyle anlattı:
“Kırsalda yapılan istihbarat çalışmalarında, Jandarma İstihbarat ile Emniyet İstihbarat ortasında bilgi alışverişinde bir kopukluk var. Bilgi akışını birbirine sağlamıyorlar. Münasebetiyle takdir edersiniz ki kırsalda yapılan çalışma ve kent merkezindeki çalışmalar birbiri ile kontaklı oluyor. Hasebiyle o kopukluğun giderilmesi gerekiyordu. Bu noktada biz, tekliflerimizi sunduk. Buna benzeri noktalarda eksiklikler vardı. Mesela AMATEM dediğimiz noktada çalışma sisteminin eksikliğini ortaya koyduk. En çok önemsediğimiz nokta buydu. Burada beş bakanlığın ortak çalışması gerektiğini belirttik. Biz raporumuzu sunduktan sonra Başbakanlık seviyesinde bir deklarasyon yayınlandı. Bizi bu heyecanlandırdı. Ortadan 10-11 yıl geçmiş, o gün söylediğimiz teklifler, çalışmalar uygulanmış olsaydı bugün Türkiye’nin gündeminde bu uyuşturucu sıkıntısı olmayacaktı ve başka noktada biz, bu deklarasyondan sonra çalışmaların biraz eksik yürüdüğünü görünce kendi ilimde ne yapabilirim diye çalışmaya girdim. Bir spor kulübü devraldık. Bu spor kulübünde, raporumuzda belirttiğimiz ailelilerin, gençlerin bilinçlendirilmesi noktasında teklifimiz de vardı, en azından bu teklifler üzerinden aileleri bilinçlendirelim üzere bir çalışma yürüttük.”
‘KULLANIM YAŞI 11-12’YDİ AMA BUGÜN 8 VE 9 YAŞA KADAR İNMİŞ’
Avukat Nasıranlı, raporu hazırladığı 2012’den bugüne ortadan geçen 10 yılda uyuşturucu kullanım yaşının 11 ve 12’den 8’e indiğini belirtti ve şöyle devam etti:
“Bizim tespitimiz, o günkü uyuşturucu kullanım yaşı 11 ve 12’ydi fakat bugün geldiğimiz noktada 8 ve 9 yaşa kadar inmiş. Bu, yalnızca yaşla değerlendirilebilecek bir durum değil. Birebir vakitte İçişleri Bakanlığı’nın kendi sözü ile ‘Haftada 5 bin uyuşturucu kullanıcısını gözaltına alıyoruz’ demesi, Türkiye’nin geldiği noktayı açık bir biçimde ortaya koyuyor. Sayın Genel Başkan’ımız (Kemal Kılıçdaroğlu) son küme toplantısında bu hususa geniş bir değer vermişti. Orada net bir halde de söz etti; milletlerarası uyuşturucu baronlarının Türkiye’ye gelip birebir vakitte kara paranın dönüştürüldüğü bir ülke alanı haline gelmesi ve öteki taraftan ülkeyi yönetenler ile bu tip şahsiyetlerin birbiri ile temaslı olduğunun bugün ortaya konulur olması, Türkiye’nin riskli durumunu ortaya koyuyor. Bu noktada Türkiye hem ekonomik sıkıntılar hem de uyuşturucu ve kara paranın kullanıldığı ülke pozisyonuna gelmesi açısından çok kıymetli.
Biz, o periyot maddelerin da eksik olduğunu tespit ettik. Hasebiyle uyuşturucu ile gayretin topyekûn bir uğraş gerektirdiğini biliyoruz ve ben, bu noktada yasal düzenlemenin yine yapılması gerektiğini belirterek yeni bir rapor hazırladım. Bu raporu da yeniden Recep Tayyip Erdoğan’a sunmuştum. Bunun üzerine 2014’te bir yasal düzenleme sağlandı. Bugün uyuşturucu kullanımı ya da uyuşturucu satıcılarına ait yasal düzenleme, 2014 yılında benim hazırladığım rapor üzerine yapıldı. Orada birtakım iyileştirmeler yapıldı lakin başka noktalarda çalışmalar yapılmadığı üzere göz gerisi edildi.”
‘SORUNLAR ÇÖZÜLECEK’
Cevdet Nasıranlı, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Ben, CHP’de Doğu Masası’nda Müracaat Kurulu’nda vazife yapıyorum. Yaklaşık bir yıldan fazladır da Oğuz Kaan Salıcı ile de çalışıyorum. Gördüğüm şudur; CHP’nin bütün takımları, bilhassa Genel Başkan’ımız ve bir arada çalıştığım Genel Lider Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın özelinde, Türkiye’nin bütün sıkıntılarını içselleştirmiş, bunları şahsi sıkıntıları haline getirmiş bir bakış açısı ile olaylara bakıyor. Milletimize şunu da tabir etmek isterim ki altı aylık bir müddet kaldı kaldı seçime. Bütün bu sıkıntıları; ekonomik sıkıntılar, Türkiye’nin geleceğine daha bir umutla bakılacağı bir hale gelmesi, kirli para ve uyuşturucuya karşı önemli bir gayretin başlatılması için altı aylık bir müddet kaldı. Altı ay sonra CHP, Millet İttifakı ile iktidara geldiğinde bu problemlerin çözülebileceğini bilhassa tabir etmek istiyorum.” (HABER MERKEZİ)
